| |||||||||||||||
| |||||||||||||||
| |||||||||||||||
Darbe, idareyi zorla ele geçirmektir. Bir isyan macerasıdır. İsyan hareketlerinin bedel ödememesi mümkün değildir. Ya iş başındaki idare, isyana teşebbüs edenleri yakalayıp cezalandırır. Veya isyancılar, muvaffak olup iş başındakileri cezalandırır. Bu cezalandırma, bazen kurşuna dizmedir, bazen idamdır bazen hapistir. İsyan varsa ya hayattan veya hürriyetten olunur. Kayıpsız isyan olmaz! Bu sebeple Ehli Sünnet yolunda Hükûmete isyan caiz değildir. Çünkü insan hayatı azizdir. İnsanın yerine ikame edilecek hiç bir şey mevcut değildir. İsyan, kargaşa ve terörü, bu da çatışma ve ölümleri getirir. Darbeye teşebbüsü önlemek, aynı zamanda bir isyanla birlikte ortaya çıkacak, kaos ve çatışmaları da önlemektir. Ergenekoncular, teşebbüs halinde iken yakalanmayıp da darbe olsaydı o gün neler yaşanacaktı kimse bilemez. Suriye ve Mısır’da olduğu gibi burada da bir felaket haline gelebilirdi. Bugün darbe teşebbüsünden hürriyeti bağlayıcı ceza alanlardan bazıları da o çatışma ortamında ölecek veya sakat kalacaklardı. Darbeyi akamete uğratmak, bizzat darbecilerin hayatları için de kurtarıcı rol oynamaktır. Ama ne yapılsa nafile. Zira darbecilik bir saplantıdır. Darbe, zihnin bir fikre şartlanmasıdır. Şu sorulabilir: Darbecilik bir ruh hali bozukluğu mudur? Vatanın bir işgal karşısında müdafaa edilerek düşmanın dışarı atılmasıyla meşru yollarla iş başına gelmiş iktidarı işgalci düşman gibi görmeye başka ne denebilir? Darbeci psikolojisine yakın tarihte tipik örnekler vardır. Bunlardan biri Ali Suavi’dir. 17 Yaşında hacı olmuştur. Vazidir. Gazetecidir. ‘Sarıklı İhtilalci’ denir. Hem Sultan Abdülaziz ve hem de Sultan Abdülhamid dönemi muhalifidir. Fransa’da Fransızca ‘Cumhuriyet’ isminde bir gazete çıkartır. Londra’da bir İngiliz kadınla evlenir. İstanbul’a döndüğünde Padişah, kendisini Galatasaray Sultanisine müdür yapar, O ise Abdülhamdi’i devririp devrik padişah V.Murad’ı iş başına geçirmek için 20 Mayıs 1878 tarihinde 150 Kadar Rumeli muhaciriyle birlikte Çırağan Sarayını basar. İsyan yerine koşan Beşiktaş Karakol Komutanı 7-8 Hasan Paşa, sopayla kafasına vura vura öldürür. Hanımı yanındaki evrakı yakarak Londra’ya kaçar. Ali Suavi, Türkçü ve reformist İslamcıydı. Talat Aydemir, darbe virüsü kapmış bir subaydır. 1956-1959 Tarihleri arasında DP iktidarına karşı gizlice darbe hazırlığı yapan cuntanın içinde yer alır. Ancak 1959’da Koreye gittiği için 27 Mayıs darbesine dahil olamaz. Bu dahil olamama kahramanlığını isbatlama fırsatı vermez. Bu sebeple hükümetin 22 Şubat 1962’de yaptığı tayin ve tevkiflere karşı komutanı olduğu Kara Harp Okulu talebeleriyle birlikte ayaklanır. Darbe başarısızdır. Fakat affedilir. Buna rağmen rahat durmaz. Anayasadaki reformlar yapılmadığı iddiasıyla 20 Mayıs 1963’te yeniden darbeye teşebbüs eder. Bu defa 27 Haziran 1964’te idam edilir. Hapishaneden Gezi’nin içinde olmak, dahası hapishaneden Sıcak Sonbahar kışkırtıcılığı yapmak aynı hastalığın devamıdır. Mehmet Akif’in şiiri, âyetin manzum meâlidir: Hâşâ kuluna zulmetmez Hudası Herkesin çektiği kendi cezası.
YOZGATIN SESiBu haber 5048 defa okunmuştur.
|
|